Sunday, October 16, 2011

Pakâlâ...

Çiğdem der ki ben alayım. Âlâyım demek istiyor. Ama şapkası yok. Çiğdem adı bana acı verir. Çünkü ilkokulda sevdiğim kızın adıydı Çiğdem. Acıklı bir hikayedir, adı çiğdem olan çiçek. Mevsimseldir, kalkar göçer, Tavşanlıya bir yerlere... Unutulur sanılır. Ama yıllar sonra oralarda bulunduğu anlaşılan birilerine soruldukta, gerçekten o kişinin Çiğdemi fark ettiği ama sonrasında fark etmeyi bıraktığı ortaya çıkar. Oysa Çiğdem, o Çiğdem, unutulası bir taşınma olayı değildir. Olay değildir Çiğdem. Olmayaydır daha doğrusu, daha ziyade. Bülent, ulan, kızın sonrasını da fark etseydin eşşek... Çiğdem, yaşıyor musun? Beni hatırlıyor musun? Evetse şaşarım.

No comments: